Harbi olun, sendikamızı kapatın!

Bağımsız Maden-İş Sendikası’nı, 13 Mayıs 2014’te yaşanan Soma Katliamı sonrasında gelişen büyük mücadeleler içinde deneye yanıla, düşe kalka edindiğimiz tecrübelerle ve madencilerin kendi sendikasına duyulan ihtiyaçla 2018’de kurduk.

Yıllardır genel merkezimizin bulunduğu Soma’da; Kınık, Savaştepe, Akhisar’ı da içine alan ve özel madenciliğin kalbi olan bu havzada, Ermenek, İliç, Fatsa, Artvin, Elbistan, Kütahya… memleketin hemen her yerinde onlarca madende örgütlendik ve mücadeleler yürüttük. Maden patronlarıyla, sarı ve bürokrat sendikalarla, her düzeyden kamu görevlileriyle; madencilerin hakkını alabilmesi için karşı karşıya geldiğimiz oldu. Bir işçi sendikasının görevini yerine getirmek, yani işçiyi savunmak üzere bütün imkansızlıklar içinde en çetin mücadelelere ve en ciddi müzakere süreçlerine giriştik. Bugün de patronun aynı zamanda bir millitvekili olan Ferhat Nasıroğlu olduğu Fernas Holding’e ait maden ocağında, 100’den fazla madenciyle 20 gündür büyük bir direniş sürdürüyoruz.

Fernas direnişinin başladığı 26 Ağustos’ta, aralarında genel başkanımız Gökay Çakır’ın da bulunduğu 70’den fazla madenci, işyeri müdürü Serkan Güncü’nün şikayetiyle gözaltına alındı. Madenciler, her gün girip çalıştıkları işyerine bu kez hakkını aramak için girdiğinde özel mülk izinsiz girmekle suçlandı. (Üstelik takip eden günlerde Orman Bölge Müdürlüğü’nden gelen yetkililer, özel mülk olarak ifade edilen alan konusunda şirketin ciddi bir farkla manipülasyon yaptığını ortaya koydu.) İfadeleri alınmak üzere jandarma karakoluna götürüldüklerinde bu işlemin bir gözaltı kararı dahi olmadan yapıldığı ortaya çıktı. 5 madenci de hemen o gece verdikleri ifadede işyeri müdürleri Serkan Güncü ve Sabır Nasıroğlu’nun TCK’nın sendikal baskıya ve sendikanın çalışmasını engellemeye 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören 118. maddesine göre suç işlediğini beyan ederek şikayetçi oldu. Ancak bu şikayetle ilgili bugüne kadar hiçbir işlem yapılmadı.

30 Ağustos’ta madenciler, aileleri ve dostlarımız “Fernas işçisi kazanacak!” diyerek, zate halihazırda 7/24 nöbet tuttuğumuz şirket önünde büyük bir buluşma gerçekleştirmek üzere Soma, Kınık, Akhisar ve çevre illerden yola çıktı. Ancak Fernas yolunda önümüz jandarma tarafından kesildi. Her gün servislerle madencilerin zaten gittiği, aynı zamanda beş köyün de gidiş yolu olduğu için yurttaşlar tarafından yoğun olarak kullanılan yol “orman yolu” olduğ gerekçesiyle, ormanda piknik yapmayı ve ateş yakmayı yasaklayan ilgisiz bir karar bahane edilerek geçişimiz engellendi. İşten atılan madencilerden ikisi, bir madencinin eşi, örgütlenme uzmanımız Başaran Aksu ve genel başkanımız Gökay Çakır önümüzün kesildiği Cenkyeri bölgesinde gözaltına alındı.

İki madenci ve sendika yöneticilerimiz 2911 sayılı Toplantı ve gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet ettikleri, görevli memura mukavemet gösterdikleri ve karayolunu trafiğe kapattıkla iddiasıyla 2 gece gözaltında kaldı. Bu süreçte avukat görüşü dahi Savcı talimatıyla engellendi. (Sonradan sendikamızın çağrısıyla konuya müdahale eden Manisa Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nin aracılığıyla avukat görüşü ancak yapılabildi.) Savcıyla görüşmek üzere Soma Adliyesi’ne giden sendika avukatlarımız, Savcının adliye güvenliklerine “Bağımsız Maden-İş’in ve madencilerin avukatlarını adliyeye almayın!” talimatı verdiğini öğrendi.

İki günün sonunda Soma Adliyesi’ne getirilen madenci ve yöneticilerimiz adli kontrol talebiyle hakimliğe sevk edildi. Karayolunu trafiğe kapatmak ile ilgili yapılan suçlamanın orman yoluna giriş yasağı iddiasıyla çeliştiği mahkemede fark edildi, hiçbir suçlamayla ilgili kayda değer tek bir kelime ortaya konulamadı. Serbest bırakıldılar ancak telefonlarına el konuldu ve tümü hakkında haftada bir imza verme ile yurtdışı çıkış yasağı uygulandı. Serbest bırakılmasından sonra madenci ve yöneticilerimizin yaptığı açıklamalarla beraber öğrendik ki ilçe jandarma komutanı, gözaltı sırasında genel başkanımız Gökay Çakır’ı “Bu işçileri size yedirmeyeceğiz!” diyerek tehdit etmiş.

2 Eylül’de Fernas maden ocağı müdürü Serkan Güncü, işten atılan işyeri temsilcimiz Erdin Demirtaş’ın sendikamıza üye olduğunu gösteren belgeyi kendi sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Bu belge yalnızca işçinin kendi e-devlet bilgileriyle sistem üzerinden ya da sistemin sahibi niteliğindeki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından görülebilecek bir belge. Aynı zamanda örgütlenme uzmanımız Başaran Aksu’nun sosyal güvenlik verilerinden elde edilmiş bilgileri de paylaşan Serkan Güncü, her ne kadar hesabını şimdi kapatmış olsa da Bakanlığın kendisiyle ya da patronlarıyla kişisel verilerimizi paylaştığını açık etmiş oldu. Bununla ilgili yaptığımız şikayetlerden de hiçbir dönüş henüz sağlanmadı.

3 Eylül’de tekrar ailelerimiz ve dostlarımızla beraber Fernas önünde büyük buluşma için yola koyulduk ancak önümüz yine aynı noktada yüzlerce jandarmayla kesildi. Yaklaşık 12 saat boyunca barikat önünde yolun açılması talebiyle bekledik. Bize önce bir yasak kararı olduğu ve gösterileceği, sonra olduğu ama göstermek zorunda olmadıkları, sonra da yasak kararı olmadığ söylendi. Yolun yurttaşlara açılacağı ancak bizim geçemeyeceğimiz ifade edildi, madenciler ve aileleri bunu kabul etmeyeceğini söyledi ve gün sonunda yol açıldı. Ertesi gün ailelerimizle beraber aynı yoldan geçerek şirket önünde buluşmamızı gerçekleştirdik. Böylece madenciler ve yöneticilerimize adli kontrol adı altında cezalar verilmesinin hiçbir makul gerekçesi olmadığı derhal kanıtlanmış oldu.

9 Eylül’de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından erişim sağlayıcılar sendikamızın Facebook sayfasının “yerel yasaları ihlal ettiği” iletildi ve sayfamıza erişi engellendi. İlgili şikayeti görmek için Soma Sulh Ceza Hakimliği ve Cumhuriyet Savcılığın başvurduk ancak dosyada herhangi bir gizlilik kararı olmaksızın görmemiz engellendi. Kapatılan Facebook sayfamızla ilgili dosyada taraf olmadığımız söylendi. İki gün boyunca Soma Adliyesi’nde sendikamız avukatları saatlerce bekletildi ve karşımıza güvenlikler dikildi. Nihayetinde ortaya çıktı ki erişim engeli kararı öyle hızlı verilmeye çalışılmış ki usul hataları dahi önemsenmeden BTK tarafından işleme konulmuş. Nihayetinde dosyanın örneğini aldık. Dosyada sendikamızın X hesabı ve örgütlenme uzmanımız Başaran Aksu’nun X hesabı için de erişim engeli isteği olduğunu gördük. Ancak hesaplarımız hakkında, polis tarafından hazırlanmış raporda dahi paylaşımların sendikal çalışma çerçevesinde olduğu, herhangi bir suç şüphes ihtiva etmediği ifade ediliyor. Rapordaki bu açıklığa rağmen Soma Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Büro Komiserliği, Soma Cumhuriyet Savcılığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı, Soma Sulh Ceza Hakimliği ve nihayetinde BTK erişimin engellenmesiyle ilgili gerekçesiz, keyfi kararı sırayla imzalamışlar.

Güncel olarak bugün, işçilerin ve sendikamızın şikayet ve başvurularıyla ilgili tarafımıza bildirilmiş hiçbir işlem yok. Ancak Fernas Holding yetkililerinin talimat ve ricasıyla hem madenciler hem de sendikamız hakkında uygulanmayan hukuksuzluk kalmadı. Biz bu süreçleri, sendikamızın üye sayısı olarak %1’lik Türkiye barajını aştığı veya aşmaya yaklaştığı dönemeçlerde defalarca yaşadık. Geçtiğimiz yıllarda Yeni Anadolu isimli maden ocağında da işyeri temsilcimizin işten atılmasıyla başlayan direniş sürecinde genel başkanımız, genel merkez ve şube yöneticilerimiz ve örgütlenme uzmanımız benzer şekilde gözaltına alınmış ve işçi servislerinin önünde toplamda 17 saniye süren bir tartışma sebebiyle araçların geçişini engellemek suçlamasıyla haftada bir imzaya tabi tutulmuştu.

Barajı geçtiğimiz önceki 3 süreçte de benzer saldırılarla muhatap olduk ancak bu kez son derece organize ve sendikamızı fiilen işlemez kılmaya yönelik bir saldırıyla karşı karşıyayız. Türkiye barajını geçmemizin anlamı işyeri ve işletme düzeyinde barajı geçtiğimiz yerlerde toplu iş sözleşmesi yetkisi almamızda kilitleniyor. Böylece sendikamız Bağımsız Maden-İş, Türkiye’deki çalışma rejimini kuranların zerresine dahi tahammül edemediği işçi sendikacılığı bağlamında önemli bir eşiği daha aşmış olacak.

Yönetici ve uzmanlarımıza adli kontrol adı altında verilen cezalar, hesaplarımızın erişime engellenmesi, fiili takip ve tehditler, üyelerimize yönelik baskılar, devlet kurumlarının patronla işbirliği içinde hareket etmesi, kolluk kuvvetlerinin işçilerin hak arayışına yönelik engelleyici tutum ve davranışları… Bu tablonun tamamı gösteriyor ki Bağımsız Maden-İş’in engellenmesine yönelik özel bir çabayla seferberlik ilan edilmiş durumda.

Anayasanın sendikal özgürlüğü koruyan 51. maddesi, Türk Ceza Kanunu’nun sendikal baskıya hapis hükmü bağlayan 118. maddesi, yine Türk Ceza Kanunu’nun kişisel verilerin gizliliğini ihlal etmeye hapis hükmü bağlayan 135, 136 ve 137. maddeleri, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 127. maddesi, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 5. maddesi başta olmak üzere ilgili düzenlemelerin tamamı, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 3, 17, 25. maddeleri başta olmak üzere ilgili düzenlemelerin tamamı, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesi başta olmak üzere ilgili düzenlemelerin tamamı, Anayasa Mahkemesi’nin işçilerin sendika kurma ve örgütlenme özgürlüğüne dair emsal kararları dahil bütün bir mevzuat ve içtihat askıya alınarak Bağımsız Maden-İş fiilen engelleniyorsa; geriye yapılacak tek bir işlem kalır. O da sendikamızın kapatılmasıdır.

Biz, konunun bu şekilde dolaylı ve ciddiyetsiz ele alınmasına karşı çıkıyoruz. Önerimiz her türlü hukuki, siyasi, bürokratik, ekonomik aracı oyuncak ederek bu biçimde ayak oyunları yapmak yerine sendikamız Bağımsız Maden-İş’e doğrudan kapatma davası açılması; hatta sipariş bir mahkeme kararını beklemeye de gerek olmadan doğrudan kapatma kararı verilmesidir. Biz de madencilerin ve işçi sınıfının savunulması için Bağımsız Maden-İş’in ancak ve ancak resmi bir tüzel kişilik olduğunu yoksa esas gücümüzün, yani Bağımsız Maden-İş’in ruhunun, ölümsüz genel başkanımız Tahir Çetin ve Ali Faik İnter’in şahsında can bedel dövüştüğümüz değerlerimizin, birliğimiz ve mücadele kuvvetimizden geldiğini dosta ve düşmana kanıtlayalım. Böyle basit numaralarla uğraşarak değil, açık bir kapatma niyetine karşılık memleketin dört bir tarafından çağrımıza teveccüh gösterecek binlerce madencinin kuvvetiyle karşılayalım.

Bağımsız Maden-İş, madencinin birliğidir. Dostlarımızın umudu ve cesareti, düşmanlarımızın korkusudur. Madencinin kurtuluş mücadelesinde tertemiz bir sayfadır. Hodri meydan! Her aracı kullanarak, her değeri hırpalayarak, her kurumu ayaklar altına alarak da saldırsalar; binlerce madencinin bir avuç patrona köle edilmesine karşı duracağız. Fernas direnişimizin pankartında yazan sloganla:

Köle olma, BAĞIMSIZ ol!
Korkuları yenmeye geldik!

Bağımsız Maden İşçileri Sendikası
14 Eylül 2024