Soma Katliamı’nın 10. yılında 301 madenci kardeşimiz için gerçekleştirdiğimiz basın açıklaması

Basına, kamuoyuna, madencilere, tüm işçi sınıfına ve emekçi halkımıza;

Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı’nın 10. yılında, 301’i asla unutmadığımızı, unutmayacağımızı söylemek ve bir kez daha mücadele sözü vermek için bir aradayız.

Bundan tam 10 yıl önce, 13 Mayıs 2014’te Soma’da yaşanan bir kaza değildi. Yıllar boyunca maden patronlarının ve sarı sendikaların beraber kurdukları bir çalışma düzeninin sonucuydu. Madencileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan, fazla mesailerle, üç kuruşa çalıştırmanın bedeliydi bu. Ama bu bedeli, bu düzeni kuranlar değil biz madenciler ödedik. Yıllardır 301’e olan borcumuzu, mücadele sözümüzü tutmaya çalışıyoruz. Bir daha hiçbir yer Soma olmasın, madenciler ölmesin, açlıkla ve yoksullukla terbiye olmasın, bir daha hiçbir madenci patronların kar hırsına ve sarı sendikacıları aidat yağmasına kurban gitmesin diye mücadele ediyoruz.

Kardeşler,

Bundan 10 yıl önce, Soma’nın madencisine tekme attılar. Atılan o ilk tekmeyi asla unutmuyoruz. Ama bu 10 yıl içinde de madenciye başka tekmeler de atıldı.

Soma Katliamı Davası’nda patronlara ödül gibi cezalar verildi. Patronlar, ölen her bir madenci kardeşimiz için sadece 8 gün hapisle cezalandırıldı. Bizim canımızın değeri 8 gün müydü? Üretim zorlamasıyla, maliyet hesabıyla, küfürle, hakaretle, baskıyla yıllarca köle gibi çalıştırdıkları 301 madencinin ölümü ve 162 madencinin yaralanmasına karşılık hiçbir ceza almadılar. İşbirlikçi sarı sendika ve dönemin siyasi sorumluları yargılanmadı bile. Bu da madenciye atılan bir tekmeydi.

Şimdi aynı mahkemeler, katliamdan sadece 47 gün önce madeni denetlemeye gelip “Hiçbir eksik yoktur.” raporu vermiş kamu görevlilerini yargılıyor. Ama onlara da ödül gibi suçlamalar yapıyorlar. Yatarı bile olmayan, kıytırık suçlamalarla konuyu kapatmaya çalışıyorlar. Bunlardan birisi mahkemede “Ben neden buradayım bilmiyorum” dedi. Onlara mahkemede 301’in ailelerinin verdiği cevabı aynen tekrarlıyoruz: “Siz suçsuz, patronlar suçsuz, sendikalar suçsuz, devlet suçsuz. O zaman 301 neden öldü? Biz mi suçluyuz?” Bu yargılamalar da madenciye atılan bir tekmedir.

Evet madenci kardeşler, onlar her koşulda madenciyi suçluyorlar. Kazalandın, sen suçlusun. Ayak yandı, sen suçlusun. Üretim eksik oldu, sen suçlusun. Göçük oldu, sen suçlusun. Hastalandın, sen suçlusun. Ölüp gittin, yine sen suçlusun. Böyle böyle, her gün sayısız tekme atıldı madenciye.

Sonra bir gün, bu tekmeleri sahiplerine iade etmeye karar verdik. Biz madenciler, kendi bağımsız örgütlü gücümüzü, kendi sendikamızı kurduk. 2018’den beri düşe kalka, tırnaklarımızla kazıya kazıya, her türlü ihanete, tehdide, satın alma hamlesine karşı Bağımsız Maden-İş’i var ettik. Bu yolda çok bedeller ödedik. Bugün burada 301’i anarken, 301’le beraber öldüremedikleri binlerce madencinin hakları için direnirken kaybettiğimiz ölümsüz önderimiz Tahir Çetin’i ve madencilerin sıra neferi, kardeşimiz Ali Faik İnter’i de bir kez daha anıyoruz. 301’e ve onlara borcumuz mücadele sözümüzdür. Sözümüzü tutacağız ve asla ama asla yılmayacağız, onlardan aldığımız bayrağı asla yere düşürmeyeceğiz.

Maden işçisi kardeşler,

Soma Katliamı’nın 10. yılında hala bu ülkede madenciler ve bütün işçiler; tekli, üçlü, beşli, dokuzlu, otuzlu, kırkbirli katlediliyor. Ermenek’te, Bartın’da, Siirt’te, Denizli’de, Şırnak’ta, İliç’te; patronların kar hırsı ve onları koruyan siyasetçiler kardeşlerimizin hayatını çalıyor. Buna kader diyorlar. Çalışırken ölmek neden sadece işçilerin kaderinde var? Biz bunu kabul etmiyoruz.

Biz sadece Soma’da değil, memleketin her bir noktasında madencilerin adalet talebinin sözcüleriyiz. Madenciler, dünyanın neresinde olursa olsun aynı şekilde ezilirler ve birbirlerinin koşulsuz şartsız kardeşidir. Bugün hala Erzincan İliç’te toprağın altından çıkarılamayan 5 madenci kardeşimiz var. Onlar da aynı Soma’daki gibi sarı sendika ve patronların zulmü altında yıllardır ezildiler ve sonunda katledildiler. İliç’te kaybettiğimiz kardeşlerimizin de hatırası önünde eğiliyor, onların adalet mücadelesi için de canla başla çalışma sözümüzü yineliyoruz.

Biz bir daha hiçbir yer Soma olmasın diye uğraşırken, bugün her yerde maden patronları, Soma Katliamı’na sebep olan çalışma koşullarına dönmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bizi izleyen bütün yetkilileri uyarıyoruz. Buna asla izin vermeyeceğiz. Madencilerin haklarına dokunan yanar. Biz nasıl ki madeni yerin altından üstüne getiriyorsak, haklarımız için de yerin altını üstüne getiririz. Bunu herkes böyle bilsin. Bu mücadele bizim 301’e borcumuzdur.

Bizi duyan bütün madenci kardeşlerimize sesleniyoruz. Biz köle değiliz. Eğer bugün birleşirsek, haklarımız için mücadele edersek, korkmazsak kazanırız. Yoksa her gün daha kötü koşullarda, açlıkla, yoksullukla, utançla yaşarız. Bizim utanacağımız hiçbir şey yok. Şimdi ellerimizi kaldıralım, kenetlenelim. Ne sarı sendikaya ne patronlara köle olmayalım, Bağımsız olalım, Bağımsız’da birleşelim.

Emekçi halkımız,

Korkma! Madenciler var. 301’e adalet isteyen, atılan tekmeyi unutmayan, çalışırken zulüm emekli olunca ölüm koşullarına karşı duran, sendikal haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkan, deprem olunca en ön sırada koşan, haklı olanın arkasında dimdik duran madenciler var. Bizi sadece ölürken değil, haklarımız için dövüşürken de hatırlayın. Ses verin, madencileri ölüme mahkum eden bu karanlığı hep beraber dağıtalım. Güneşli, güzel günlerde hep beraber buluşalım.

301’in hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu yolda kaybettiğimiz Tahir Çetin ve Ali Faik İnter başta olmak üzere bütün maden şehitlerinin hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

301’i asla unutmayacağız, sorumluları asla affetmeyeceğiz. Mutlaka ama mutlaka hesap soracağız. Katillerden hesabı madenciler soracak!

Bağımsız Maden-İş