Ermenek direnişimizin 102. günü: Bizleri uydurma suçlarla ve zorbalıkla korkutamazsınız

Bugün Haksızlığa hukuksuzluğa adaletsizliğe açlığa ve sefalete karşı direnişimizin 102. günü bugün 10 Aralık insan hakları günü.

Günlerdir haklarımız için direniyoruz, günlerdir her türlü yolu deniyor yaşadığımız sorunlara çare arıyoruz.

Bu topraklarda madencilere yapılan zûlmü, haksızlığı, hukuksuzluğu başta tüm Türkiye kamuoyu olmak üzere, devletin bakanından, valisine, kaymakamından, savcısına kadar anlatmaya çalışıyoruz. Dinlemek isteyen herkese anlatmaya devam edeceğiz, anlatmaktan bıkmayacağız.

Devletin her türlü kademesi ile görüşüp sorunlarımızın çözülmesi için uğraş veriyoruz.

Tüm yetkililer haklı olduğumuzu, yaşanan olumsuzlukları çözmek için çaba sarf edeceklerini söylüyor.

25 Kasım’da 10 arkadaşımızın bizzat valilik talimatıyla gözaltına alınmamız, bizlere hedef gözetilerek plastik mermi kullanılmasına, biber gazı sıkılmasına ve darp edilmemize rağmen ve yüzlerce kolluk kuvvetti tarafından yürüyüşümüz engellenmesine rağmen yapılan bunca zulme rağmen müzakere davetlerine hiçbir zaman hayır demedik, Bağrımıza taş bastık acımızı, öfkemizi bir kenara bıraktık hemen akabinde sendikamız ve işçi temsilcilerimizle Karaman Valisi’yle görüşme yaptık.

Görüşmede bizzat vali tarafından, şehrimizdeki devletin en yetkili ağzından en geç 3 Aralık Perşembe gününe kadar sorunun çözüleceği dile getirildi, sözü verildi.“Çözemezsem ne isterseniz yapın diyerek” en geniş güvence verildi.

Vali beyin sözünün üzerinden bir hafta geçti sözlerin yerine getirilmesini bir yana bırakın bize nezaketen bile bir dönüş yapma gereği duyulmadı.

Patronlarla şahsi telefon görüşmeleri yapılırken, patronların işyerlerine gidilirken bizler özel kalemine ulaşınca bile kendimizi şanslı addediyoruz.

Açıklamamızı yaptığımız geçen haftadan bu güne kadar ne gelişmeler oldu peki;

Verilen sözün takipçisi olacağımızı belirttiğimizden bir sonraki gün 4 Aralık Cuma günü kendimiz vali beyle görüşmek istedik ve beş kişilik heyetimizle valiliğe gittik heyetimizden dört kişi görüşmeye katıldı.

Cuma günü yapılan görüşme bugüne kadar yapılan 10 görüşmeden çok farklı bir ortamda gerçekleştiğinin altını çizmek iteriz. Daha önce yapılan görüşmelerde bulunan birçok yetkilinin gözleri önünde cereyan eden, tanık oldukları sorunun çözümüne, işçilerin haklılığına, sendikamızın mücadelesine dair söylenen olumlu sözler, babacan tavırlar, samimiyetle edilen sözler ve davranışların tamamı gitmiş. Sert, agresif, sendikamızı hedef alan, iletişime tamamıyla kapalı bir yaklaşım sergilenmiştir. Sonuçta daha önce yapılan konuşmaların tamamı unutulmuş, “Ben devletin en yetkili temsilcisiyim, sözlerime itibar etmelisiniz” minvalinden yaklaşımları tamamen yok olup gitmiştir. Sorunu haftaya kadar çözeceğim yaklaşımı, belirsizliğin hakim olduğu, mücadelemizin meşruiyetine dair olumsuz yaklaşımların olduğu, sendikamızın hedef tahtasına konulmaya çalışıldığı bir tarz ve yaklaşıma dönüşmüştür.

Bu durumun nedenleri ile ilgili düşüncelerimiz elbette vardır fakat tek umudumuz patronları koruyan, kollayan bir tutumun başlangıcı olmamasıdır.

Bu görüşmelerin hemen akabinde bizzat vali beyin kişisel sosyal medya hesabından sendikamızın örgütlenme uzmanı hedef gösterilerek yalancılıkla itham edildi.

Birkaç gün sonra üç arkadaşımız şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı.

Ayrıca en vahimi bizi bölmek için birkaç arkadaşımızla hiç de etik olmayan görüşmeler yapıldı ve telkinlerde bulunulmaya çalışıldı.

Peki sorunun çözümü için ne yapıldı bir adım atıldı mı? Hayır!

Patronların sebep olduğu sorunlardan herhangi biri çözüldü mü? Hayır!

Bize sözler verilip dönüş yapma nezaketi bile gösterilmiyorken aynı kişilerin patronların işyerlerini ziyaret ettiklerini üzülerek görüyoruz ve duyuyoruz.

Buradan yetkililere sesleniyoruz kamu görevlisi olmanın basireti ve ağırlığıyla davranmaya davet ediyoruz.

Bizleri, sendikamızı ve sendikamız ve bizim için canla başla çalışan tüm arkadaşlarımızı ayrıştırmaktan, suçlu gibi göstermekten, yalancılıkla itham etmekten vazgeçin.

Başta hedef göstermeye çalıştığınız kardeşimiz, arkadaşımız, dostumuz ve mücadele arkadaşımız Başaran Aksu’ya söylenen her söz tüm Ermenek’li madencilere söylenmiştir. Bunun böyle bilinmesini istiyoruz.

Patronu hizaya çekip hesap soracaklarına buna gücü yetmeyenler haklarını arayan madencilere gazla copla TOMA’yla saldırarak gözaltına alarak, yetmedi bu seferde teker teker savcılıklara çağırarak tehditle korkutarak mücadelemizi engelleyeceklerini zannediyorlar.

Şüpheli sıfatıyla değil hangi şekilde korkutmaya çalışırsanız çalışın ne Fadime, ne Kerim, ne Engin’i uydurma suçlarla ve zorbalıkla korkutamazsınız. İsterseniz tüm Ermenek halkını şüpheli olarak gösterin. KORKMUYORUZ

Vereceğimiz cevap olmadığından değil haklı mücadelemize gölge düşürmemek için, yapılan oyunlara gelmediğimiz için daha fazlasını söylemiyoruz.

Ermenek madenlerini talan eden ve madencilerini kölelik koşullarında çalıştıran ama haklarını gasp eden bir patronun Özbey’lerin yasadışı uygulamalarına ve de şantajına tehdidine boyun eğmeyin.

Bir devletin valisi, bakanının verdiği talimatlara rağmen madencilere verdiği sorunları çözeceğim sözünü yerine getireceğine işçileri cezalandırıp sendikayı itibarsızlaştırmaya uğraşıyor.

Mücadelemizin taleplerinden birisi olan BES kesintilerimizin ödenmesi talebimiz konusunda bir iki gündür arkadaşlarımıza sigorta şirketlerinden mesajlar gelmeye başlamıştır. Bu aşamadan sonra patronların sigorta şirketlerine ödemeleri yapması halinde bu sorunumuz da çözülebilecek aşamaya gelmiştir. Takipteyiz.

Verilen sözler yerine getirilmezse bu yıl bitmeden tekrar ve mutlaka Ankara güzergahında olacak ve Türkiye emekçilerine yaşadığımız adaletsizliği daha güçlü bir şekilde anlatacağız.

Biz Ermenek’li madenciler sözümüzdür, taleplerimizin tamamı karşılanana kadar asla mücadeleden vazgeçmeyeceğiz

Direneceğiz kazanacağız.