Röportaj: Ermenek’te madencilerin direnişinde son durum

Ermenek’teki Cenne ve Seba ocaklarında çalışırken ücret ve tazminat hakları gasp edilen işçilerin Bağımsız Maden-İş sendikasıyla başlattıkları mücadele sürüyor. İşçilerin başlattığı direniş bugün 23. gününde ve haklarını alamadıklarında Ekim ayı başında Ankara’ya yürüme kararlılığıyla sürüyor.

Bağımsız Maden-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, direnişin öncesini ve mevcut durumu Manifesto’ya anlattı.

Cenne ve Seba maden ocaklarında sürecin nasıl direnişe evrildiğini okurlarımız için bir kez daha kısaca anlatır mısınız?

Cenne ocağı, uzun süredir sıkıntılı bir ocak. Şu an kömür çıkarma ruhsatına sahip değil; ancak arama izni var. Tutulan raporların gereği yerine getirildiğinde ruhsat tekrar alınacak, tekrar çalışmaya başlanacak.
Geçen yıl iki kez yine benzer bir durum oldu ve orada iki kez direnişe çıkıldı. İşçiler maaşlarını ve tazminatlarını direnişle alabildiler. En son orada çalışan 60 işçinin yaklaşık 13 ayı bulacak alacakları söz konusuydu, yine tazminat konusunda (sık sık giriş çıkış yapıldığı için) işçilere geçmişe yönelik tazminatlarının da ödenmesi talebi, yine işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmadığı gibi sebeplerle; biz İş Kanunu Md. 34 ve İSİG Kanununa göre üretimi durdurduk.

İş Kanunun 34. Maddesinde, işçilerin ücretleri 20 gün süreyle verilmediği durumda işçiler tek tek ya da toplu olarak (ki buna grev muamelesi yapılmaz) üretimi durdurabilirler. ‘Bu süre içerisinde işçi işten atılamaz, yerine işçi alınamaz’ şeklindeki kanunun açık hükmüne dayanarak orada üretimi durdurduk.

Cenne’nin 5 kilometre kadar aşağısında Seba Madencilik, yine aynı patrona ait, aynı müdür tarafından işletilen… Orada da 7 aydır ücretler ödenmiyordu, orada da az önce andığım kanun maddelerine göre üretimi durdurduk fakat orada direnişin ilk günü biz hem Kaymakamlık’a hem de İşkur’a başvurduk. Ardından 2 gün sonra Seba ocağındaki işçilerin paralarını yatırdılar, ‘para yok’ diyen şirket 7 aylık işçilerin ücretlerini yatırdı; ancak bu sefer İşçi Sağlığı kurallarını ve İSİG kanunu dayanak göstererek (zira içeride ne karbondioksit önleyen maskeler, basit gaz dedektörleri yok; her an işçilerin ölümüne neden olabilecek bir iş ortamından bahsediyoruz) bunların düzeltilmesi talebiyle direnişimizi hala sürdürüyoruz.

SENDİKA ÜYESİ İŞÇİLERİ İŞTEN ATTILAR

Fakat, o esnada, 19 işçi arkadaşımızı işten attılar. Sayı şu anda 26’yı buldu; bu işçi arkadaşlarımız sendika üyeleriydi. İşçileri ‘ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık’tan attılar. Dolayısıyla her iki ocakta da direniş sürüyor.

Seba ocağında üretim yok; işveren bunu kırmaya çalışıyor. Yeni işçi almaya dönük bir hamle yaptılar. Sendikaya üye olmayan 3-4 işçinin ocağa girmesine dönük hamleler yapıyorlar; bu da bir gerilim yükseltiyor işçiler arasında. İşverenin talimatları doğrultusunda ocağa girmeye çalışan kişiler işçiler tarafından protesto ediliyor.

Cenne ocağı ile ilgili Konya’da yaptığımız eylemde ise işverenle bir görüşme yaptık. Emniyet, taraflar arasında bir görüşme sağladı. Onlar ‘biz maaşları hemen yatırlarım; ama tazminatlarla ilgili bir şey yapamayız’ dediler. Biz de ‘tazminatlarla ilgili bir şey yapamazsanız; biz de direnişi sürdürürüz’ dedik.

Bu arada bir kaymakam yoktu, yeni kaymakam atandı. Yerelden de bu sorunu çözmek üzere bir dizi endişemizi içeren başlıkta suç duyurusunda bulunduk. Karşı tarafın da isteğiyle, sendika temsilcileriyle ilgili de bir suç duyurusu ve soruşturma yürütülüyor.

SALGINDA İŞTEN ATMALAR YASAKLANMIŞTI…

Pandemi koşullarında işten atmak yasakken işten attılar. İş kanunu md. 34’e göre işten atmak yasakken işçi attılar. Kanunsuz, kuralsız bir durum var.

Şu an direnen işçi arkadaşların, babaları da dedeleri de aynı şirketlerde, Özbey ailesinin işlettiği ocaklarda çalışıp; buralardan tazminat alamadan emekli olmuşlar. Dedesi tazminatını alamamış, babası alamamış; oğlu direniyor ocakta tazminat için.

Firma her türlü mekanizmayı kullanmış. Şahıslar sık sık umreye giden şahıslar, umre dönüşü ‘tazminat istemenin, almanın haram olduğu, uygun olmadığı’ yönünde fetvalar veren adamlar. Yani bu işlere öncülük eden Uyar ve Özbey ailelerine böyle bir denetimsizlik, kayırma söz konusu uzun yıllardır. Bu iki aile buradaki işçilerin kıdemleri, ihbarları, sömürüsü üzerinden bir saltanat kurmuş, korunmuş, kollanmışlar yıllardır. Şimdi işçiler nezdinde, yerel halk nezdinde bu sömürü ortaya çıkmış durumda.

İşçilerin ve sendikanın bundan sonraki mücadele planı nedir?

Oradaki Güneyyurtlu ve Ermenekli halk işçilerin talepleri etrafında kenetlendi; çünkü yılları alan bir adaletsizlik ve sömürü mekanizması var. İki kez Ermenek meydanında, bir kez Güneyyurt meydanında basın açıklamaları oldu, kitlesel bir şekilde.

Bir Ankara yürüyüşü tartışması var, süreç işliyor. Sonuç olarak, her iki ocakta da neredeyse yüzde 90’ı bizim sendikamıza üyeler. Kalanı da genelde işverenin akrabalarından oluşuyor.

Soma’da bir grup Uyar Madencilik işçisi var, sarı sendikanın etrafındalardı; onlar da sendikamıza geldiler, bugün bir toplantımız olacak. Parasını alamamış 700 civarında işçi arkadaşımız daha var. Toplantımızda bu Ankara’ya yürüme konusu muhtemelen gündeme gelecek.

İki koldan bu tazminat meselesini çözebilecek bir model üstünde çalışıyoruz. Aynı zamanda halka bu durumu anlatan ve kamuoyu oluşturan bir eylem planı deneyeceğiz.

Kaynak: Gazete Manifesto